Kâmil şeyhlerin sohbeti kötü ahlâktan sakınmak ve güzel ahlakı kazânmak için bir yoldur. Çünkü insan tabiatı gördüğü şeyi taklit etmeye meyillidir. Kötü ahlâkı görse onu kanıksar ve giderek benimser, güzel ahlâkı görse onu sever ve sahip olmaya çalışır. Şeyhin teşviki ve uyarısı da kişide onun kendi iradesinin oluşturamadığı etkiyi hâsıl eder. Ve kendisi, kendi iradesine kalsa uzun süre kurtulamayacağı kötü huyların batağından şeyhin teşvik ve uyarısıyla kısa süre içinde kurtulur. Onun güzel şeylere meyletmesi, Allâhü Teâlâ’yı sevmesi, O (c.c.)’u tanıması ve O (c.c.)’a ibâdet etmesi ise kendi fıtratının iktizâsıdır. Bunlar onun için yemek yemek ve su içmek gibidir. Bunlar kalbin gıdası ve ruhun lezzetidir. Çünkü ruh ilâhî bir emirdir ve ancak bu şeylerle beslenir. Onun şehvetin gereklerine meyletmesi ise fıtrata aykırıdır ve ârizî bir haldir. Onun gıdası Allâh (c.c.) sevgisi, marifeti ve ibâdeti iken bu şeylere meyletmesi ise hastalık halidir. Fakat Allâh (c.c.) dışındaki şeyler, kişinin Allâh (c.c.)’u sevmesine ve O (c.c.)’a kulluk etmesine yardımcı olursa, onları bu açıdan sevmek ve ilgi duymak hastalık değildir. Ancak hangi şeylerin buna yardımcı olduklarını ancak tecrübeli ve gözü açık olanlar, yani kâmil şeyhler bilirler. Kişinin kendi görüşüyle bunları tespit etmesi mümkün değildir. Çoğu zaman şeytân ve nefis el birliğiyle onu aldatarak kendisini işlediği günâhların ve yaptığı yanlışların ona dininde ve Allâh (c.c.) sevgisinde yardımcı olduğuna iknâ ederler. Hakikâtte ise o şeyleri sadece hevâ ve hevesi için sever ve onlara ilgi duyar. Onun için neyin ne olduğunun şeyhin tasdikinden geçmesi lazımdır. (Eşref Ali et-Tehanevi, Hadislerle Hanefi Fıkhı,C.20,S.302-303)